Ah anneciğim; Bugün ne çok ağladın. Oysa ağlaması gereken ben değil miydim? Ben ağlayacaktım, sen beni bağrına basacaktın, öpüp koklayacaktın, şefkatle gülümseyecektin. Misafirler dolduracaktı odamızı,

journalist/writer/peace seeker
Ah anneciğim; Bugün ne çok ağladın. Oysa ağlaması gereken ben değil miydim? Ben ağlayacaktım, sen beni bağrına basacaktın, öpüp koklayacaktın, şefkatle gülümseyecektin. Misafirler dolduracaktı odamızı,
Beş ay dediğin nedir ki; Bahar yaza döner; meltem ayaza Kimi başlar hayata; kimi çıkmaz sabaha Beş ay dediğin nedir ki; Koza kanatlanır; gök kelebeklenir
Adalet gerçekten var mı? Bunu bana sorma. Derde düşene, acıyı çekene sor. Dertliyi, acıya düşeni seçerken de dikkatli ol. Başı ağrıyana, ekini donana değil; insandan yana
kadehte şarap dilde şiir içmeyi bilmeyen sevmeyi ne bilir İçimden geldi söyledim. Ardına küfür eklemedim. Sözüm temiz kalsın istedim. Şaraptan şiirden tatmamışların kirlettiği hayatımızda en azından
Doğru düzgün adım atmasını engelleyen dar eteklerin içinde teşhirciliğin tadına varan süt Aysel’imizin de kara çarşaf giymeye başladığı gün, sokağımızdaki komşu muhabbetlerine çöken zifiri karanlığın
Tahlil sonuçlarına bakmak için bilgisayarını açtı. Koca kıçını sığdıramadığı sandalyede rahat olmadığı her halinden belliydi. Zor nefes alıyor, bir o yana bir bu yana hareket