Cepteki düşman

Ülkede huzur, terör örgütlerinin insafıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi menfaatleri arasına sıkışıp kaldı. Menfaatler üzerinden organize bir gerilim söz konusu. Erdoğan ve destekçilerinin sık sık kullandığı bir ifade var hani; ‘zamanlaması manidar’ diye. İktidar zarar göreceği tüm adımları ‘zamanlaması manidar’ diyerek tu ka ka etmeye çalışırken kendi faaliyet takvimini de bu ifade üzerinden şekillendiriyor. Terör örgütlerinin eylemleri ve bunlar karşısında Başbakan’ın tavrı da bu takvime dahil. Başbakan’ın Okmeydanı’ndaki karanlık olaylara verdiği tepkiyle terör örgütü PKK’nın Lice eylemi karşısındaki tutumu arasındaki fark işte bu manidar takvimin gereği.

Okmeydanı’nda yakın tarihte örneklerine sıkça rastlanan ‘karanlık el’ dokunuşu vardı sanki. Biri faili meçhul kurşunla diğeri parça tesirli bombayla iki vatandaş hayatını kaybetti. O olaylarla ilgili Erdoğan, şu açıklamayı yaptı: “Orayı adeta terörize ettiler. Allah aşkına bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak? Bir tane molotofkokteyli polis aracının içine düştü. Polislerimiz yanmaya başladı. Kendilerini zor dışarı attılar. Kolları vücutları yandı. Nasıl sabrediyorlar anlamıyorum.”

Erdoğan’ın sert tepki gösterdiği manzaranın aynısı birkaç gün sonra Lice’de yaşandı. Diyarbakır-Bingöl karayolunu pazar gününden itibaren trafiğe kapatan teröristler, molotof ve havai fişeklerle güvenlik güçlerine saldırdı. Olaylarda 7 asker yaralandı. Diyarbakır Valisi o kadar çaresiz kalmış ki “Devletin yolu kapatılır mı” diye açıklama yaptı. Fakat gerilim bitmedi, yol açılmadı. Hatta o yola hendek bile kazdılar. Şehrin valisi her ne kadar sitem edip acziyetini ortaya koysa da teröristlerin devlete meydan okuduğu o yol hala trafiğe kapalı. Polis araçlarının üzerinde molotof alevlerinin yükseldiğini gösteren fotoğraflar terör örgütünün sosyal medya ekibi tarafından yayınlandı.

Şimdi ortada ülkenin iki farklı şehrinden iki aynı şiddet karesi var. Erdoğan’ın iki yüzünü ortaya çıkaran kareler onlar. Okmeydanı’ndan yansıyan kareye tepki göstermek siyaseten işine geliyordu; öyle de yaptı. Lice’deki karşısında susmayı faydalı buluyordu; öyle yaptı. Birinde mağduriyet pozu vardı; diğerinde İmralı-Kandil hattında verilen sözlerin bağlayıcılığı. Ama her ikisinde de Soma’yı unutturma çabası vardı. 301 madencinin hayatını kaybettiği o facianın altından iktidarın ihmal ve usulsüzlükleri bir bir ortaya çıkarken Okmeydanı olayları gündemi değiştirmişti. Zira bir zamanlar “Gündemi değiştiremezsem nasıl başbakan olurum” diyen Erdoğan, artık ‘cümleleriyle’ gündem belirleyemez olmuştu. Soma’yı unutturma arzusu, insani hassasiyetleri Okmeydanı’nda “Ölen ölmüştür, geçip gitmiştir” seviyesine indirmişken Lice’den haber geldi. PKK mutat eylemlerinden birini yapıyordu; ama bu kez uzun sürdü. Dikkatler Lice’ye çevrildi. Biraz da o bölge konuşulsun Soma tamamen gündemden düşsün…

Sadece Lice de değil aslında. Diyarbakır’da Bingöl’de terör örgütü tarafından dağa çıkarılan çocukları için göz yaşı döküyor analar. Kaymakamlık önlerinde belediye kapılarında oturma eylemi yapıyorlar. Devletten umudu kesmiş, örgütten insaf bekliyorlar. Aralarında çocuğunun sağlık raporunu dağa gönderen bile var. Erdoğan, o anaları ancak bugün hatırlayabildi. Hatırladı; ama HDP’ye çağrıda bulunup topu yine PKK’ya attı. Bir başbakan olarak ülke sınırları içinde dağa çıkarılan çocukların kurtarılması için HDP’lilerin, PKK’nın kapısını çalmasını istedi. “Bunların da adreslerini iyi biliyorsunuz. Nerede, neyin olduğunu biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz” dedi. Ardından ‘cebindeki düşman’ kartını çıkardı. Aslında o gözü yaşlı anaları hatırlamasının amacı da buydu. “Alıp gelmediğiniz takdirde b planımız c planımız devreye girer” dedi. Çünkü 30 Mart seçimlerine giderken hedefe koyduğu ‘düşman’ köşk adaylığı için yeterli olmayabilir. Artık medyası bile bu alandaki ustalığına rağmen uyduracak ‘paralel yalan’ bulamıyor. Zaten ‘faiz lobisi’ ve ‘vatan haini’ diye saldırdığı Koç’un da arabasına bindi. Direksiyonu bile onlara bıraktı. Haliyle cumhurbaşkanlığı seçimi için yeni bir düşman gerekecek gibi. İşte o zaman; vatandaşının güvenliği, vatanın bütünlüğü derdiyle değil de sırf kendi siyasetine fayda sağlayacağını düşündüğü için, tarihinin en rahat dönemini yaşattığı PKK’ya sırtını dönme ihtimali oldukça yüksek. Tabii bu dönüş terörle mücadele anlamına gelmiyor. PKK’nın eylemlerine, şiddetine alabildiğine müsamaha gösterilip güvenlik güçlerinin eli kolu bağlanırken Erdoğan kürsülerden ‘Eyyyy PKK’ diye bağırıp biatçılarının duygularını coşturacak.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s