Geldim gördüm yenildim dönüyorum!

İstanbul’un orta halli vatandaşlarını barındıran Bağcılar ilçesine bağlı Merkez Mahallesi’nin ara sokaklarından biri. Sokaktaki sabah sessizliği koca bir kamyonun gürültüsüne boğuluyor bir anda. Sokak başındaki apartmanın terk edilmeye hazır birinci katındaki sessizliği bozan ise yedi yaşındaki Batmanlı Bekir’in uyanır uyanmaz ağzından dökülen ‘Kamyon geldi mi?’ sorusu oluyor.

Üç yıl önce ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için Batman’ın Beşiri ilçesinden İstanbul’a göç eden ailesini yine aynı sebeple memleketlerine götürecek kamyonu soruyordu Bekir. O, uyku mahmurluğuyla gözlerini ovuşturadursun sabahın erken saatinde kapılarının önüne yanaşan kamyona eşyalar taşınmaya başlamıştı bile. Çok da uzun sürmedi Batmanlı Önler ailesinin eşyalarını kamyona yerleştirmek. İki kanepe, birkaç halı, birkaç sehpa, televizyon, buzdolabı… Kamyonun ancak dörtte birini dolduracak kadar olunca 20-25 dakikada bitiverdi eşyaların kamyona yüklenmesi. Elinde su tabancası, çocuk heyecanıyla etrafa gülücükler saçan Bekir de kamyonun üstünden indirilince kasanın kapağı kapatılıyor Önler ailesinin buruk ama umut dolu bakışları arasında. Buruktular; gezip görmeseler de Boğaz’ını, Adalar’ını, faydalanamasalar da nimetlerinden ayrılmak çok zordu bu şehirden. Umutluydular; aynı sebeple ayrıldıkları memleketlerinde ekonomik sıkıntı çekmeyeceklerdi. En azından İstanbul’daki kadar. 700 YTL maaş alıp da 400’ünü kiraya vermeyeceklerdi. Kabarık faturaları ödemek için borçlanmayacaklardı. İşte bu yüzden onlar da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen ‘Tersine Göç Projesi’ kapsamında eşyalarının naklinden otobüs biletlerine kadar tüm masrafları karşılanarak memleketlerine gönderilen aileler arasına girdiler.

Kiminin işsizlik ve yoksulluktu derdi, kiminin çocuklarını okutabilmek, kiminin de daha iyi şartlarda bir hayat standardı. Çare göç etmekti İstanbul’a. Nasıl olsa orada iş de bulunurdu, barınacak ev de. Büyük şehir kimlere kucak açmamıştı ki? Toplandığı gibi eşyalar kamyonun sırtına yüklendi. Çoluk çocuk yollara düşüldü. Varoşta da olsa ev tutuldu. Hatta asgari ücretle iş bile bulundu. Ya sonrası? Sonrası, bin bir umutla İstanbul’a göç eden aileye memleketteki hayatı aratan pek çok sıkıntı.. Maaşın üçte ikisini kiraya, geri kalanını da faturalara verince ‘daha iyi yaşayacağız’ denilerek koşar adım gelinen şehrin büyüsü, yerini ‘keşke gelmeseydik’ pişmanlığına bırakıverdi kısa sürede. Çünkü İstanbul’un ‘taşı toprağı altın’ diye anılan döneminin çoktan bittiği unutulmuştu yollara düşerken. Artık bu şehrin taşı da toprağı da çileydi tutunacak dalı olmayanlar için. Kira, faturalar, mutfak masrafı, çocuğun okul giderleri derken aileler, işsizlik ve maddi sıkıntı nedeniyle terk ettikleri memleketlerinden daha beter bir manzarayla karşılaşıyorlar İstanbul’da. Umutlarıyla birlikte yanlarında getirdikleri küçücük maddi birikimlerini de yitiren aileler memleketlerine geri dönüşü düşünmeye başlıyor böylece. Fakat dönüş, gelişten çok daha zor onlar için. Eşyaları taşıyacak nakliye aracını tutmak, aile fertleri için otobüs bileti almak için yüklü miktarda para gerekiyor. Bu noktada imdada İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetişiyor. Belediye, şehrin acımasız koşulları karşısında tutunamayan ve memleketine dönmek isteyen aileleri eşya naklinden otobüs biletine kadar tüm masraflarını karşılayarak dönüşlerini sağlıyor. İşsizlik ve maddi sıkıntı nedeniyle üç yıl önce Batman’dan İstanbul’a göç eden Önler ailesi de belediye imkânlarıyla memleketlerine dönen ailelerden biri. Eşyalarını kamyona yüklemek için son hazırlıkları yaptıkları sırada, sabahın erken vaktinde bu dört kişilik ailenin konuğu olduk.

Bağcılar Merkez Mahallesi’nin şekilleriyle, renkleriyle birbirine hiç de uyumlu olmayan apartmanlarla sıralanmış çıkmaz bir sokağına giriyoruz. Sokağın sonunda iki araç duruyor. Biri kocaman bir kamyon biri de Büyükşehir Belediyesi’ne ait zabıta aracı. Araçların yanına vardığımızda bizi zabıtalarla birlikte Önler ailesinin reisi Faik Önler karşılıyor. Yüzünde buruk bir tebessüm. Birinci kattaki evlerine çıkıyoruz biraz konuşmak için. Tüm eşyalar toplanmış, kolilere yerleştirilmiş; kamyona taşınacakları anı bekliyor. Evin üzeri bezlerle kapatılmış iki kanepesinden birine biz, diğerine de 30 yaşındaki Faik Önler oturuyor. ‘Burada umduğumuzu bulamadık.’ diye başlıyor söze. Batman’ın Beşiri ilçesinde yaşıyorlarmış üç sene öncesine kadar. Çiftçilik yaparak hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlarmış. Fakat tütün ekiminin kısıtlanması nedeniyle çiftçilik yapamaz duruma gelmiş. Maddi sıkıntılar da bu dönemde baş göstermiş. Eşiyle uzun süre düşünmüşler ve ‘İstanbul’a taşınalım’ diye karar vermişler. Bu kararı aldıkları sırada İstanbul’da hangi işi yapacağı, nerede yaşayacağı konusunda fikri yokmuş Faik Önler’in. Hatta yardımcı olacak tanıdık-akraba bile. Yine de bir umut İstanbul’a göç etmişler ailece. Bağcılar’da aylık 400 YTL’ye ev tutmuşlar. Bir konfeksiyon atölyesinde iş de bulmuş 700 YTL maaşla. Evde tek kişi çalışınca ve maaşın üçte ikisi de kiraya gidince maddi sıkıntı terk etmemiş Önler ailesini. Hele bir de 8 yaşındaki kızları ilköğretim 1. sınıf öğrencisi Berfin’in okul masrafları da eklenince listeye; sıkıntı daha da büyümüş. ‘Belki düzelir’ diye üç yıl boyunca sabrettiklerini söyleyen Faik Önler, “Ama olmadı. Borçlandım. Kirayı ödemekte zorlandım. İyi olacak diye gelmiştik buraya. Ekonomik sıkıntı burada daha çok sarstı bizi.” diyor. Geri dönüş kararını almalarının kendileri için çok zor olduğunu ifade eden baba Önler, ‘Batman’a döndüğünüzde ne yapacaksınız?’ sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Beşiri’de yine çiftçilik yaparım. Kendi evim yok ama kiralar ucuz. 150 lira civarında orada kiralar.” Bu sırada Berfin yanımıza geliyor. Ona soruyoruz, ‘Okul arkadaşlarını özleyecek misin?’ diye. Sınıf birincisi Berfin’in verdiği yanıt, memlekete dönüş için ailece ne kadar hazırlıklı olduklarını gösteriyor: ‘Orada da arkadaşlar var.’ Anne Selma Önler’i evin mutfağında son eşyaları koliye yerleştirirken buluyoruz. ‘Aslında İstanbul güzel ama bir kişinin çalışmasıyla yaşanması çok zor bir şehir.’ diyor. En azından işsizlik olmaz diye İstanbul’a geldiklerini söyleyen anne Önler, şöyle konuşuyor: “Çok büyük umutlarla gelmiştik. Daha iyi yaşarız diye düşündük. Ama olmadı. Kira, faturalar zorladı. Batman’a dönmek zor ama öyle olması gerekiyordu.” Memlekete dönmek zorunda olsalar da içinde bir burukluk olduğunu dile getiren Selma Önler, “İstanbul’u çok özleyeceğiz.” diyor.

Aileyle görüştükten sonra eşyalar kamyona taşınmaya başlıyor bir bir. Zabıta görevlilerinin de yardımıyla kısa sürede bitiyor eşyaların kamyona yüklenmesi. Sürenin kısa olmasının sebebi aslında biraz da eşyaların oldukça az olması. Kamyon kasasının dörtte birini bile doldurmayacak kadar azlıkta. Bu arada Selma Hanım bütün bu sıkıntıların arasında misafirperverliğinden ödün vermiyor. Çay ikram ediyor herkese. Çayları yudumlarken muhabbet yine İstanbul’da yaşamanın zorluğu üzerine uzayıp gidiyor. Son bardaklar da içildikten sonra eşya yüklü kamyona yavaş yavaş yol görünüyor. Fakat öncesinde bir imza gerek. Aile reisi Faik Önler, eşyalarının zabıta denetiminde kamyona yüklenip yola çıktığına dair belgeyi imzalıyor. Ardından kamyon kasasının kapağı kapatılıyor. Hedef üç yıl önce Önler ailesinin kopup geldiği; şimdi de İstanbul’dan, bir anlamda sıkıntılardan kaçtığı topraklar: Batman

Tersine göç projesiyle 30 bin kişi memleketine döndü

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen ‘İstanbul’dan Tersine Göç Projesi’ kapsamında son on yılda yaklaşık 30 bin kişi, memleketlerine gönderildi. Ekonomik sıkıntı çeken vatandaşların eşyalarının nakli ve otobüs biletlerinin bugüne kadarki toplam maliyeti ise yaklaşık 1 milyon 888 bin YTL.

Tersine göçte Karadeniz Bölgesi birinci sırada

2005-2008 yılları arasında gerçekleşen tersine göçün en yoğun yaşandığı bölge Karadeniz. Son üç yılda 389 aile İstanbul’dan memleketine dönmüş. Karadeniz Bölgesi’ni 221 aileyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Doğu Anadolu Bölgesi’ne 205, Akdeniz Bölgesi’ne 128, İç Anadolu Bölgesi’ne 104, Marmara Bölgesi’ne 35 ve Ege Bölgesi’ne de 18 aile tersine göçle geri dönmüş. Tersine göçün en çok yaşandığı iller ise şöyle:

Ordu: 73, Samsun: 68, Diyarbakır: 56, Tokat: 54, G.Antep: 45, Giresun: 40, Batman: 39

Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz:

‘Taşı toprağı 30 sene önce altındı’

İstanbul zor bir şehir. Her şeyin bir maliyeti var burada. Ama İstanbul’un alışkanlıkları da var. Yani hep insanların kafasında emekli olsam köyüme döneceğim düşüncesi vardır. Bunu söyleyenlere baktığınızda dönemiyor memleketine. İstanbul’un bir çekiciliği, ayrı bir güzelliği var. Fakat ‘yolun tükendiği yer’ oluyor artık bu aileler için. Şu dönemde İstanbul’a göç etmeyi düşünenlere tavsiyem iyi düşünmeleri. Kimseye İstanbul’a gelmeyin denemez tabii. Fakat burada geçimini rahatlıkla sağlayacağı bir işi yoksa, sıkıntı yaşamadan barınacağı bir evi yoksa zoru göze alıyorlar demektir. Bavulunu alıp, çoluğunu çocuğunu önüne katıp İstanbul’a geliyorsa büyük sıkıntı bekliyor demektir onları. İstanbul’un taşının toprağının altın olma yılları bundan 30-40 yıl önceydi. Beden gücüyle yapılan işler artık makinelerle yapılıyor. İnsan gücüne eskisi kadar ihtiyaç yok. İnsanların bunu düşünerek hareket etmesi gerek.

Nakliye de otobüs bileti de belediyeden

Memleketine dönmek isteyen; fakat bunun için maddi imkanı olmayan aileler, Zabıta Daire Başkanlığı’nın yanı sıra Harem ve Bayrampaşa’daki Otogar zabıta amirliklerine başvurabiliyor. Ardından müracaatların değerlendirme süreci başlıyor. Görevli zabıtalar, başvuran ailenin evine gidip gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığına bakıyor. İstanbul’da geçinme imkanı kalmayan, işi, sosyal güvencesi olmayan ailelere bu hizmet sağlanıyor. Özellikle başvuru sahibinin herhangi bir sosyal güvencesinin bulunmamasına dikkat ediliyor. Bunun sebebi de suistimalin önüne geçmek. Örneğin emekli olup da zaten memleketine dönecek olan birinin nakliye ve bilet işlemlerini bedavaya getirmesinin önüne geçiliyor. İhtiyaç önceliğine göre sıralama yapılıyor. Ardından kamyon kiralanıp ailenin eşyaları yüklenerek memleketteki evlerine ulaştırılması sağlanıyor. Bu arada aile fertlerinin de otobüs biletleri karşılanıyor. Aslında belediyenin bu hizmeti sadece aileler için sınırlı değil. ‘Yolda kaldım’ diyen bütün ihtiyaç sahiplerinin de otobüs biletlerini alarak bir kereye mahsus gitmek istedikleri yere gönderiyor.

ÖNDER DELİGÖZ

18.05.2008

ZAMAN GAZETESİ

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s